Dışişleri Başkanlığı’nda devir teslim
Mevlüt Çavuşoğlu’nun konuşmasından satır başları şöyle:
“Bayrak bir büyükelçiden bir başkonsolostan bir memurdan diğerine geçiyordu. Ben de bu bayrak yarışına katılmak şanlı devletimizi ve milletimizi temsil şerefine nail olmak istedim. Önce yüce Allah’ın takdiri sonra milletimizin verdiği yetki ile o bayrağı devralmak bize dışişleri bakanı olarak nasip oldu. 29 Ağustos 2014 tarihinde başladığım görevim boyunca büyük bir şerefle çalıştım. Göreve başlarken şunu çok iyi biliyordum diplomasi kimliğimizin ayrılmaz bir parçası köklü hariciyemizin temellerinin atılmasının bu yıl beş yüzüncü yıl dönümünü kutluyoruz. Ben de görevi ilk devraldığım konuşmamda söylediğim gibi bu köklü geleneğe sırt dayamanın ve dünyanın gıpta ile baktığı Türk diplomatı ile çalışmanın güvenini yaşadım. Bu aynı zamanda büyük bir zorunlukla zira çok hızlı gelişen dünyada geleneklere sadakat kadar zamanın ruhuna göre hareket etmek gerekiyordu. Biz de sayın cumhurbaşkanımızın önderliğinde ve rehberliğinde öyle yaptık. Dünyanın her yerinde menfaatlerimizi en iyi şekilde savunan çıkarlarını koruyan konsolosluk hizmetlerinde en iyisini en kalitelisini en hızlı şekilde yapmak için çaba sarf eden salgın, savaş, kriz ve doğal afetlerde hiçbir vatandaşımızı yalnız bırakmayan ve 6 Şubat depreminden sonra tüm dünyadan gelen yardımları koordine etmek için çaba sarf eden ve ilk defa da Türkiye’de sahaya inen tüm mesai arkadaşlarıma burada bir kez daha minnettarlığımı ifade etmek isterim. İşte şimdi bayrağı devretme sırası bize geldi. 8 yıl 6 ay 13 gün taşıdığım dışişleri bakanlığı bayrağını değerli kardeşim Hakan Fidan’a devrediyorum.”
Hakan Fidan’ın konuşması
“Milli İstihbarat Teşkilatında 13 yıl süren ve ağır sorumluluk gerektiren görevimin ardından aynı derece mesuliyet gerektiren Dışişleri Bakanlığı’na atanmış olmam nedeniyle şahsıma gösterdikleri güven ve takdirleri için Sayın Cumhurbaşkanımıza şükranlarımı arz ediyorum. Bugünü benim için anlamlı kılan diğer bir husus ise değerli bakanımız Mevlüt Çavuşoğlu’ndan bu görevi devralmaktır. Kendisi ile arkadaşlığımız Bilkent Üniversitesinde yüksek lisans ve doktora yaptığım dönemde aynı sıralarda başladı. Yıllar sonra kendisi Dışişleri Bakanlığına ben MİT Başkanlığına getirildik. Bu süreçte çok büyük bir uyum ve güven içerisinde bu görevi birlikte ifa ettik. Yine benim için önemli bir husus 2003 yılında TİKA Başkanlığına atanmamla başlayan son yirmi yıllık süreçte çok yakın çalıştığım ve bütün mensuplarının dünyanın her tarafında fedakarlıklarına bizzat şahit olduğum pek çok mensubunu ismen tanıdığım hariciyemizin sorumluluğunu almaktayım. Bugün Cumhuriyetimizin 100., Harici teşkilatımızın temellerinin atılmasının 500. Yıl dönümünde aranıza karılmaktan büyük mutluluk ve gurur duyuyorum.
Devletimizin her türlü etki alanından bağımsızlığı ve milletimizin iradesinin egemenliği esasına dayanan milli dış politika vizyonunu ilerletmeye devam edeceğim. Devletimize milletimize vatanımıza hayırlı uğurlu olsun.”